0

MENFİ TESPİT VE İSTİRDAT DAVASI

MENFİ TESPİT VE İSTİRDAT NEDİR ? 

menfi tespit ve istirdat davası Gerçekte (maddi hukuk açısından) borçlu olmadığı halde kendisine ödeme emri gönderilen takip borçlusu bir şekilde bu ödeme emrine itiraz edememiş veya itiraz ettiği halde elinde madde 68 hükmündeki belgeler olmadığından takip kesinleşmiş olabilir. Gerçekte borçlu olmayan takip borçlusu maddi hukuk anlamında borçlu olmadığını mahkeme kanalıyla tespit ettirebilir. Burada takip borçlusuna şartları dahilinde iki yol tanınmıştır. Menfi tespit ve istirdat davaları. Menfi tespit davasını borçlu henüz borcunu ödemeden önce açar ve gerçekte borçlu olmadığının tespit edilmesini ister. Borçlu bu davayı kazanırsa hakkındaki icra tabi iptal edilir ve borcu ödemem yükümlülüğünden kurtulur. Ancak borçlu borcu icra dairesine ödedikten sonra artık menfi tespit davası açamaz. Burada borçluya tanınan yol istirdat davasıdır.Borçlu İstirdat davasında ise borçlunun borçlu olmadığının tespitinin yanında ödediği paranın geri verilmesi de istenir. Borçlunun açtığı menfi tespit davası sonuçlanmadan borçlu ödeme emrindeki parayı öderse menfi tespit davası istirdat davasına dönüşür(m.72).

MENFİ TESPİT DAVASI

Borçlunun takip konusu alacağın borçlusu bulunmadığının tespiti için açacağı dava menfi tespit davasıdır. Örneğin borçlu gerçekte borcunu ödemiştir ya da borç senedi ayırt etme gücü noksanlığı hata hile ya da irade bozuklukları nedeniyle geçersizdir veya borçlu alacaklıdan alacaklı olduğundan takas ettiğini bildirmek isteyebilir ,diğer bir ihtimal olarak borçlu takip konusu senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu ya da hatır senedi olduğu hasebiyle borçlu olmadığını ya da takip miktarı kadar borçlu olmadığını ispat etmek için borçlu menfi tespit davası açabilir.

Ödeme emrine itiraz etmemiş (veya itiraz etmiş olup  da itiraz ederken veya icra mahkemesinde zamanaşımı ileri sürmemiş) olan borçlu,takip talebinden önce alacağın zamanaşımına uğramış olduğu sebebiyle menfi tespit davası açamaz.

MENFİ TESPİT DAVASI TÜRLERİ NELERDİR?

İcra takibinden önce veya sonra açılmış olmasına göre ikiye ayrılır.

İcra takibinden önce açılan menfi tespit davası :

Eğer bir kimse borçluyu ödemek zorunda olmadığı bir borç ile tehdit ederse borçlu bu kimseye (alacaklıya) karşı henüz ortada bir icra takibi yokken menfi tespit davası açabilir. Fakat bunun için borçlunun gerçekte borçlu olmadığının hemen tespitinde korunmaya değer bir hukuki yararın olması gerekir.

Borçlunun açmış olduğu bu menfi tespit davası devam ederken alacaklı icra takibi başlatabilir. Yani eldeki bu dava icra takibini kendiliğinden durdurmaz. Ancak borçlu menfi tespit davasına bakan mahkemeden talep ile  ,teminat karşılığında icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı(HMK m.389) alabilir(m.72). ancak belirtmek gerekir ki mahkeme borçlu lehine ihtiyati tedbir kararı vermek zorunda da değildir.

İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davası:

Borçlu icra takibinden sonra da eğer gerçekte borçlu olmadığını düşünüyorsa bir menfi tespit davası açabilir. Bu dava ile de icra takibi kendiliğinden durmaz. Mahkeme icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı ile icra takibinin durdurulmasına karar verilemez. Bu durumun sebebi ise borçlu tarafından açılan menfi tespit davasının ,başlamış olan icra takibini sürüncemede bırakmak için açıldığı hakkında kuvvetli bir karine vardır. Ancak icra veznesine girmiş olan paranın(yani haciz ve satış aşamasında sonraki aşama) alacaklıya ödenmesini durdurmak için mahkemeye yatırılacak en az yüzde 15 lik teminat karşılığında mahkeme (paranın alacaklıya ödenmesini durdurmak için )ihtiyati tedbir kararı verebilir.

Borçlu mallarının haczedilmesini ve satılmasını önlemek için alacağın tamamıyla(nakit olarak) birlikte yüzde 15 lik bir teminatı (toplam yüzde 115) mahkemeye yatırıp ihtiyati tedbir kararı alabilir.

MENEFİ TESPİT DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME NERESİDİR?

Borçlunun seçimine göre icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi veya davalı alacaklının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesi yetki mahkemedir(m.72).

Görevli mahkeme ise asliye hukuk mahkemeleridir. Duruma göre iş veya ticaret mahkemesi de olabilir.

MENFİ TESPİT DAVASINDA İSPAT YÜKÜ KİMDEDİR?

İspat yükü kural olarak davalıya(alacaklıya) düşer. Ancak menfi tespit davasında borçlu ,takip konusu alacağın hiç doğmadığını iddia etmeyip,tam tersine bu alacağın doğduğunu bildirerek başka bir nedenle bu alacağı doğuran hukuki işlemin geçersiz olduğunu veya alacağın son bulduğunu ileri sürmekte ise burada ispat yükü davacıya düşer. Örneğin borç senedinin hata,hile veya ikrah nedeniyle batıl olduğunu veya karşılıksız bulunduğunu,alacağın ödeme,ibra,takas gibi bir nedenle son bulduğunu ispat yükü davacının üzerindedir.

MENFİ TESPİT DAVASININ SONUÇLARI NELERDİR?

Alacaklının menfi tespit davasını kazanması neticesinde, maddi hukuk açısından takip konusu alacağın mevcut olmadığı ispat edilmiş olur. Eğer dava görülürken icra takibi hakkında bir ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise bu tedbir davanın alacaklı lehine sonuçlanması neticesinde kendiliğinden kalkar(m.72).

Bunun dışında menfi tespit davasının reddine karar veren mahkeme ,borçluyu ,alacaklının ihtiyati tedbir dolaysıyla alacağını geç almış olmasından dolayı doğan zararını tazmine kendiliğinden karar verir. Bu tazminat alacağın yüzde yirmisinden az olamaz.alacaklı bu tazminatı borçlunun ihtiyati tedbir kararı alırken göstermiş olduğu teminattan alır. Bunun için alacaklının zararını ispat etme zorunluluğu yoktur. ancak zarar yüzde yirmiden fazla ise alacaklı(davalı) bu fazlalığı ispat etmelidir.

Menfi tespit davası borçlu(davacı) lehinde sonuçlanırsa ,yani mahkeme borçlunun borçlu olmadığına karar verirse ,icra takibi derhal durur. Hükmün kesinleşmesi ile icra takibi iptal edilir. Var olan hacizler kalkar ve mallar satılmışsa bu para alacaklıya değil borçluya ödenir.

Borçluyu menfi tespit davası açmaya iten icra takibinin haksız ve kötü niyetli yapılmış olduğu anlaşılırsa ,borçlunun talebi üzerine borçlunun menfi tespit davası nedeniyle uğramış olduğu zararın da tazminine karar verilir. Bu zarar takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.

İSTİRDAT DAVASI

Borçlu menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş oldu paranın kendisine geri verilmesi için istirdat davası açabilir. Borçlu açmış olduğu menfi tespit davası sırasında borcunu öderse menfi tespit davası kendiliğinden istirdat davasına dönüşür.

Yukarıda da bahsedildiği gibi borçlunun ,gerçekte borçlu bulunmadığı bir parayı icra takibinin kesinleşmesi ile cebri icra tehdidi altında ödemiş olması gerekir.

İSTİRDAT DAVASI AÇMANIN ŞARTLARI NELERDİR?

İstirdat davası için öngörülen ilk şart, geri istenen paranın icra takibi sırasında ödenmiş olmasıdır. Para borçlu tarafından icra dairesine ödenmiş olabileceği gibi ,borçlunun mallarının haczedilip satılmış olması suretiyle de olabilir.

Bu ödemenin borçlunun ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz etmiş olup itirazın kesin kaldırılması yüzünden yapılmış olması gerekir. Yani borçlunun kesinleşen icra takibi dolaysıyla ödemiş olması gerekir. Ancak borçlu bu parayı daha yedi günlük itiraz süresi içinde ödemişse burada istirdat davası açamaz. Çünkü borçlunun itiraz etme hakkı varken yapmış olduğu ödeme, cebri icra tehdidi altında yapılmış bir ödeme sayılmaz. Burada borçlu ancak bir sebepsiz zenginleşme davası açabilir.

Borçtan kurtulma veya itirazın iptali davasını kaybeden bir borçlu istirdat  davası açamaz.

Zamanaşımına uğramış(veya itirazında veya icra mahkemesinde zamanaşımı itirazında bulunmamış borçlu açısından) bir borcun ödenmesi için verilen para da geri alınamaz.

İtirazında veya icra mahkemesinde zamanaşımı definede bullunmuş olan borcu zamanaşımını ispat edememişse genel mahkemede istirdat davası açabilir.

Burada borçlu yalnızca borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kalmış olmasını ispat etmekle yükümlüdür.

İSTİRDAT DAVASINDA YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME NERESİDİR?

İstirdat davasında davacı borçlunun seçimine göre takibin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde veya davalı alacaklının yerleşim yeri mahkemesinde açabilir(HMK m.6ve İİK m.72).

İSTİRDAT DAVASINDA İSPAT YÜKÜ KİMDEDİR?

İstirdat davasında ispat yükü davacı taraf olan borçluya düşer(İİK m.72).ancak Yargıtay kararlarına göre ,ilamsız icra takibinde borçlunun süresi içinde ödeme emrine itiraz etmemesi sebebiyle kesinleşmesi halinde istirdat davasında ispat yükünün davalı taraf olan alacaklıya düşer.

Borçlu itirazın kaldırılması sırasında icra mahkemesinde zamanaşımı definde bulunmamış ise ,artık istirdat davasında zamanaşımı definde bulunamaz.

İSTİRDAT DAVASINDA TAZMİNATA HÜKMEDİLİR Mİ?

Her iki durumda da davayı kaybeden tarafın asgari yüzde yirmi tazminata hükmedilmesi olayı istirdat davasında yoktur. bu durum yalnızca menfi tespit davasında vardır.

Bir cevap yazın